9 Mart 2013 Cumartesi

OYUN BOZAN RALPH



Atari oyununun bina yıkan 'kötü adamı' rolündeki Ralph, hem yıllardır aynı işi yapmaktan sıkılmış hem de oyunun iyi adamı tamirci 'Felix' gölgesinde kalmaktan bıkmıştır. Bu arada da tüm övgüleri Felix toplar. Ralph artık iyi bir kahraman olmak ister ve diğer video oyunları arasında gidip gelmeye başlar. Fakat oyundan oyuna atlarken yol açtığı bir kaza Sugar Rush oyununu tehlike altında bırakan bir düşmanı serbest bırakır. Şimdi kahraman olma fırsatı onda mıdır?

Oğlumu götürdüğüm ilk sinema filmi.Önce gözlükleri takmak istemesede gözlüksüz kötü gözüktüğünün farkına varıp film sonuna kadar taktı.Çok beğendiğim bir animasyon filmi oldu.Oğlumda sinemayı sevdi.Her hafta tutturuyor artık sinemaya gidelim diye:)




ANNE OLDUKTAN SONRA



8 Mart 2013 Cuma

İSTANBUL YEDİN BİZİ



İstanbulda yaşayanlar bilirler zordur burada yaşamak.
Çocukluğunuzdan beri kimseye güvenmememiz öğretilmiştir.Yolda yürürken arkanızı her daim kollamanız gerekir.Karşınızdan gelen bir kişiye karşı her zaman analiz yaparsınız.Üstü başı,duruşu nasıl?Çantanız her zaman güvende olmak zorunda.Gerçi ne kadar güvende olabilir ki?Yanınızda çok kıymetli şeyler taşıyamazsınız.Minibüse bütün para uzatamazsınız.Birgün başıma geldiği gibi son yirmi liranızı uzattığınız kişi kaşla göz arasında minibüsten iniverir.Gece tek başına yürürken korkarsınız.Yolda giderken adres soran kişi başka adresler gösterebilir.Kimseye güvenemezsiniz.Kim daha fakirdir kim daha zengindir bilemezsiniz.
İstanbul da yaşayanlar daha güçlü olmak zorundadır.Başka şehirde yaşayanlardan farklıyız.Yaşıtlarımızın o çocukluğu hep içinde kalırken bizi kurda çevirmiştir bu şehir.Mecburen olmak zorundayız.
Elimizi kolumuzu tutan yok illa burda kal diye.Bazılarımızı mecburiyetler kilitliyor bu şehre.Üç saat trafikte kalınca isyan ediyorsun yeter artık diye.Ama büyük değişimler yapamıyoruz.İstanbul da yaşayacaksan bir kere paran olcak.Her güzelliğine,görselliğine ve bütün eğlencelerine gideceksin.İlk tiyatro oyunu oynancak sen gidiceksin.Bir film ilk defa gösterime girecek sen gidiceksin.Yada bir konser.Bütün semtlerini karış karış bileceksin.Nerde ne yapılır nerde ne yenir ilk önce sen biliceksin.Nasıl olcak o?Parayla tabiki.
İnsanlar artık birbiriyle görüşemez oldular.İşten akşam çıkıyorsun iki-üç saatte evde oluyorsun nasıl görüşeceksin?Kime nasıl vakit ayırıcaksın?Ayırabilirsin ama bazı şeylerden fedakarlık etmen gerekiyor.Oda her zaman olmuyor.
Ben neden İstanbuldayım?On sene daha burdayım çünkü evin borcu var ödenecek.Oğlumunda burda yetişmesini istemiyorum açıkcası.
Tek istediğim böyle güzel bir sahil kasabasında çok şeye ihtiyaç duymadan yaşamak.Nedir yani öde öde bitmiyor bu bedeller?İnsanın ihtiyaçları beslenme barınma giyecek.Biz öyle çok paralar ödüyoruz ki herşey için.Gene de yaşamıyoruz.Çünkü o paraları ödemek için köpek gibi çalışmak zorundayız.Ama bey gibi yaşayamıyoruz.Yine herşeyimiz eksik.Çünkü hayattan bir tat alamıyoruz.Ölmeyecekmiş gibi yaşamaya devam ediyoruz.

GÖRSEL ALINTIDIR.

Topladıklarınız değil, nasıl bir yaşam yaşadığınıza dair dağıtabildiklerinizdir hayat.


Bir toz tabakası, altındaki ahşabı korur.

'Bir ev mobilyaların üzerine 'seni seviyorum' yazabildiğinde gerçek bir ev olur .'

Yıllardır her hafta sonu, 'aman biri çıkıp geliverirse' diye en az sekiz saatimi her şeyin mükemmel görünmesine harcıyordum.
... En sonunda anladım ki, hiç kimsenin çıkıp geldiği filan yok; hepsi dışarıda hayatlarını yaşayıp eğleniyorlar !

ŞİMDİ, insanlar ziyarete geldiğinde, kendimi evimin durumunu izah etmek zorunda hissetmiyorum;

İnsanlar, benim daha çok dışarda hayatımı yaşarken ve eğlenirken ne yaptığımla ilgililer.

Bunu hala keşfedemediyseniz, lütfen tavsiyelerime kulak verin.

Hayat kısa, tadını çıkarın !
Mecbur hissediyorsanız temizlik yapın .......
ama onun yerine bir resim yapmak, bir mektup yazmak daha iyi değil mi, kurabiye ya da bir kek pişirmek, bir tohum ekmek toprağa, istemek ve gereksinim duymak arasındaki farkı keşfetmek ?

Mecbur hissediyorsanız temizlik yapın, ama bilin ki çok zamanımız yok . . . .
içilecek bir kahveyle, yüzülecek bir nehir, tırmanılacak bir dağ, dinlecenek bir müzik, okunacak bir kitap, dedikodu yapılacak arkadaşlar, sürdürülecek bir hayat .

Mecbur hissediyorsanız temizlik yapın,
ama bilin ki dünya gözlerinizi kamaştıracak güneşle dışarıda, saçlarınızın arasında gezecek rüzgarla, karla, sizi ıslatacak yağmurla... Bu gün bir daha yaşanmayacak.

Mecbur hissediyorsanız temizlik yapın , ama hep aklınızda bulunsun, yaşlılık bir gün gelecek ve bu çok da hoşunuza gitmeyecek . . .

Ve bir gün bu dünyadan gittiğinizde - ki hepimiz mecbur gideceğiz - geride daha çok toz bırakacağız !


Topladıklarınız değil, nasıl bir yaşam yaşadığınıza dair dağıtabildiklerinizdir hayat..........



7 Mart 2013 Perşembe

KADIN OLMAK

KADIN OLMAK...
Toplum dili.

Evlenmemiş erkeğe "bekar" Evlenmemiş kadına "evde kalmış kız" denir. 

Erkekler kendi araladında "önemli konular üzerine düşünürler" Kadınlar kendi aralarında "çene çalarlar".

Erkeklerin sosyal hayatlarında duydukları "önemli haberler"dir. Kadınların duydukları "dedikodu"

Erkek aile işleri üzerinde başarılı ise "Aile reisi" kadın başarılı ise "dizginleri ele almış"

Erkek eşiyle ilgiliyse "centilmen" Kadın kocasıyla ilgiliyse "kıskanç"dır.

Kırkındaki erkek en güzel çağına gelmiş "olgun" kadın kırkına gelmişse "kocamış"tır.

Erkeğin eli açıksa "ailesinden hiçbir şey esirgemeyen" kadının eli açıkca " har vurup harman savuran"dır.

Az konuşan erkek "ağır başlı" az konuşan kadın "soğuk ve kibirlidir."



ALINTI

GÖRMEMİŞİN ÇOCUĞU OLMUŞ

Facebook kullanıyorum.Sağdan soldan gördüğüm hoşuma giden resimleri,sözleri paylaşıyorum.Ama hayatımla ilgili sürekli şurdayım burdayım aman şu oldu bu oldu modunda değilim.
Bir grup varki akıllara zarar.Hamile kaldığı ilk günden yayınlamaya başlayan grup bu.Sizlerinde vardır muhakkak.Buna şöyle örnek verelimki hepsi gerçek maalesef:
Daha hamileliğinde her hastaneye gittiğinde facebooka yazar.Tabi herkes merak eder ne oldu falan bilmem ne.Rutin kontrol hayatım:)
Sonra tabi daha acı gerçek başlar.Doğum.Fotoğraflar paylaşılırki bu çok normal en normali belkide.
Bebekle ne zaman hastaneye gidilse yazılır.
Artık uyumayan gazı olan bebeğin durumunu her gece rapor olarak yazar.
bebeğiyle yer bildirimi yapar.Kızımızla çay keyfindeyiz evde.
Bir grup varmışki oda bebeğin ağzından yazıyormuş kapıdan bacadan ırak.
Ya tamam anlıyorum heyecanlısınız ilk bebeğiniz doğmuş.Güzel fotoğraflarını paylaşın tabiki.Ama bu nedir arkadaş ya?Çocuktan soğutcaksınız bizi.Görmemişin bir çocuğu olmuş misali.
O kadar sıkılıyorum ki sürekli bu şekilde bildirim yaptıkları zaman.Zaten bıraktım takip etmeyi.Bildirimleri gelmiyor en azından.Neden uzun zamandır düşünememişim ki bunu?
Bizde evlendik bizde doğurduk.Aman yok oğlum pırtlattı yok sıçtı diye feysbukda yazmadık.Orda sadece yeni doğum yapan anneler yokki.Yada orası bir grup değilki.İnan kimse senin çocuğunun gazımı var bokumu var merak etmiyor.

SON ZAMANLARDA


İşyerinde ev için plan yapmak.Bütün çalışan kadınların sorunu:)
Bu bir inek :))
İşyerinde saatleri saymak.
Yeniden teyze olacağımı öğrenmek:))
Çalışan kadın böreği:)
Çalışan kadın pastası:))