27 Mayıs 2012 Pazar

YA OKULA YA PSİKOLOĞA



Oğlum kreşe başladı.2009 doğumlu ve 2011 in eylülünden beri devam ediyor.İlk başta yarım gün başladık.Önceleri çok hevesliydi tabi.Sonra sorunlar başladı.Ağlamalar zırlamalar.Bağıra çağıra götürmeler.Biz okula güvendik.Böyle şeylerin olabileceğini zaten baştan konuşmuştuk.Okul yönetimi yarım günle adapte olamadığını tam güne geçmesi gerektiğini söylediler.4 aydır tam gün gidiyor.Öncelikle oğlum kreşe başlarken  küçük olsa da kendini çok iyi ifade ediyordu.Okul seçimi çok önemli.Neredeyse 10 okul arasından  seçtim diyebilirim.Daha ucuz okullarda vardı.Bakım evi adı altında iğrenç yerlerde vardı.Okulun öğrencisi fazla ve yönetimi çok iyi.Eşiminde gitmesi gerektiği yönündeydi fikri.Ben çok doğru karar vermişim diye düşünüyorum.Şu an üç buçuk yaşında.Vermeseydim yapışık gezerdik şımarık tahammül edilemez bir çocuk olurdu.Ve seneye çok büyük sorun olcaktı okula göndermek.Bebekliğinden beri çekmediğim sıkıntı kalmadığı için anne olduğumu da anlayamadım.Ya ben psikoloğa gidicem dedim yada o kreşe.İkimizinde psikolojisi için en iyisi oldu.


Kreş bize neler kattı;


Temizliğini kendisi yapmayı öğrendi.Ellerini öyle güzel yıkıyorki muslukta açık kalmayacakmış.


 Uçurtma müzesini ve oyuncak müzesini gezdi.İtfaiyeye gitti.Okula her hafta tiyatro geldi.


Kuralları öğrendi.


Ayakkabısını kendisi giyinip çıkarmayı öğrendi.


Öğretmenlerinin de desteği ile bezden kurtulduk.


Kendi başına yemek yemeği öğrendi.


Kendini daha rahat ifade ediyor.Konuşması iyiydi daha iyi oldu.


Daha anlaşılır resimler yapmaya başlayıp kalem tutmayı öğrendi


İngilizce 10 a kadar sayabiliyor.


Rakamları 10 a kadar yazabiliyor.


Bir sürü şarkı öğrendi.


Kendine güvenmeye başladı.

26 Mayıs 2012 Cumartesi

ÜÇ KADIN ÜÇ PIRLANTA



Konusu:


Üç kadın, üç hayat ve evlilik hayalleri Kulağa çok hoş gelen bu sözcükler, bir anda kâbusa dönüşebilir... ve her kadın aşağıda anlatılan küçük hikâyelerden birini, bir şekilde yaşayabilir. 

Emmy, nişan yüzüğünü parmağına takmaya bir adım kala yirmi üçlük bir çıtır uğruna erkek arkadaşı tarafından terk edilir. Beyaz gelinliği ve muhteşem düğün hayalleri bir anda suya düşer... Arkadaşları, yaşadığı hayal kırıklığını unutması için erkeklerle gününü gün etmesini tavsiye ederler. Ama Emmy için sorunun çözümü gerçekten bu mudur? ... 

Leigh, yayıncılık dünyasında hızla yükselen başarılı bir kadındır. İmrenilecek bir işi, herkesin hayran olduğu mükemmel bir erkek arkadaşı ve hayalinikurduğu gibi bir evi vardır. Ama edebiyat dünyasının ele avuca sığmaz yazarı Jesse Chapman'ın son eserini yayına hazırlarken bu pırıltılı yaşamın içindeki çatlakları ve karanlık köşeleri fark etmeye başlar. Gerçek Leigh'in yaşamı acaba hangisidir? ... 

Adriana, ünlü bir mankenin muhteşem güzellikteki biricik kızıdır. Dokunduğu erkekler onun elinde adeta bir oyuncağa dönüşür. Ama Adriana'nın annesi otuzuna yaklaşmakta olan kızına, artık evlenmesi gerektiği gerçeğini sık sık hatırlatır. Evet, yaş ilerledikçe güzelliğin de gitgide söndüğü acımasız bir gerçektir. Acaba annesi gerçekten haklı mıdır? ..



Şeytan marka giyer'in yazarından eğlenceli ,dedikodulu yaz kitabı.

25 Mayıs 2012 Cuma

ANNELER ÇOCUKLARINI HASTA ETMEZLER









Hani böyle bazen soruyorlar ya, "Niye ağlıyor?" ya da "Aç mı?" ya da "Hasta mı ettiniz çocuğu?" falan diye...




Bakınız size annelikle ilgili üç altın kural:


















Anneler çocuklarını AĞLATMAZLAR. Aç BIRAKMAZLAR.Hasta ETMEZLER





Çocuklar: Yorulurlar, AĞLARLAR. Uykuları gelir, AĞLARLAR. Diş çıkarırlar, AĞLARLAR.Tokturlar, YEMEZLER. Diş çıkarırlar, YEMEZLER. Uykusuzdurlar, YEMEZLER.Virüs/bakteri kaparlar, hasta OLURLAR.
Not ediniz bunları... Bir daha "hasta mı ettin çocuğu?" diye soranlara, "niye ağlıyor?" diye merak edenlere, "aç mı bu?" diye yerinde duramayanlara söyleyiniz.
Anneler çocuklarını ağlatmazlar; aç bırakmazlar; hasta etmezler.
Çocuklar kendileri ağlarlar; aç değildirler; hasta olurlar.

Yazan: Blogcu Anne

23 Mayıs 2012 Çarşamba

GELİN DEDİĞİN ÇALIŞIR ARKADAŞ!



Gelin dediğin çalışacak.Öyle yok oğlunun parasını yemek.Kendine bir şey almayacak.Kendinden önce çocuğunu ve kocasını düşünecek.
Kaynanamın fikri bu.İlk tanışmamızdan bu yana 10 yıl geçti.İstenmeyen bir gelinim.Sebebi ise eşim öğretmen ben özel sektörde işçi olduğum için.Ya çalışmazsa ,ya işten çıkarsa.Beni öğrendikleri zaman kayınpeder hakkımda bir araştırma yapmış ve şöyle demiş;çok iş değiştiriyor olmaz.Ben de şirket mi kuruyoruz evleniyor muyuz demiştim.İşten çıkıcam dediğimde kaynanamın hıçkırıklarını unutamam.Öyle ki hamile olduğumu duyduğunda artık çalışmaz diye üzülüp torununa sevinmeyen bir insancık.Eşim bana onların yanında ben yokken bir şey aldığında dahi ona mı alıyorsun diye sorgulayan bir tip.Ben bir şey aldığımda kendime oğlum senin var mı diye soran bir insan.Artık böyle yargılamaktan çok sıkıldım.Çalışıyorsan adamsın çalışmıyorsan değilsin.Evin erkeği gibi hissediyorum kendimi.Kimseye muhtaç değilim.Senden ekmek parası istemiyorum sanane!Tatil dönüşü işim hazır olmasına rağmen çalışmayı düşünmüyorum dedim hafta sonu ziyaretimizde.Kadının morali altüst oldu.Yüzü hep asıktı.Sen oğlunla mutlu muyuz ona bak.8 yıldır evimi kocamı derleyip toplamışım oğlunu mutlu etmişim kapıya borçlu gelmemiş.Her bayram her tatil Eskişehire gelmişim.Daha ne?
Ne zaman anlayacak bu kayınvalideler?Gelinine iyi davranan kaynana oğlunu kazanır.Beni sevse değer verseydi çoktan Eskişehir'e yerleşmiştim.Ben istersem oğlun sana selam verir ben istemezsem acı gerçek şu ki selam dahi vermez.Sevin bizi kaynanalar!

22 Mayıs 2012 Salı

KIŞ BAHÇESİ



Kristin Hannah Kış Bahçesinde  karakterlerine hayat verirken onların psikolojilerini bizlere derinlemesine anlatıyor. Yaşadıkları ortamda siz de kendinizi buluyorsunuz; Rusya’nın soğuğunda üşüyor, Afrika’nın sıcağında yanıyorsunuz. En önemlisi Vera’nın hayat hikayesi anlatılırken onun yaşadıklarını içinizde bir sancıyla siz de yaşıyorsunuz. Bir ailenin gizli kalan geçmişinin, geleceğini bu kadar etkileyeceğini kim bilebilir?

ilk sayfaları sıkıcı olsa da sonrasında sarıp sarmalayan çok güzel bir kitap.

18 Mayıs 2012 Cuma

İÇİMDEN SÖKÜP ATMAK İSTİYORUM

Sevmediğin yere gitmek.Sevilmediğini bildiğin yere mecburen gitmek.Sevmediğin insanlarla bayram geçirmek.Bir insana beddua etmek isterseniz sevmediğin insanlarla mecburi olarak görüş deyin bence.Ne çileymiş Allahım.Beni ne kadar yıpratmışlar.Öyle görmemezlikten gelmişimki,öyle safmışım ki.Bazı şeyler de o kadar iyi niyetliyimki.Yapılanları unutuyorum sonra başka bir zamanda ortaya çıkıyor.Kendi kendime konuşmalar intikam planları yapmalar.İntikam da intikam olsa.Kimseye zarar vercek şeyler değil sadece onların hoşlanmayacağı şeyler.İnsanı zorla kötü yapıyorlar zorla.Eşimin ailesi öyle zarar vermiş ki bana.Söküp atamıyorum içimden bazı şeyleri.Bir anda tekrar onlara kendi kendime küfür ederken yakalıyorum kendimi.Yine Eskişehire gitme zamanı.Yine çile zamanı.Bakalım bu sefer neler olcak?




(resim alıntıdır)

17 Mayıs 2012 Perşembe

ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK


Hindistan’da filleri yetiştirmek için, 
onları küçücükken kalın bir zincirle bir kazığa bağlarlarmış. 
Tabi bu yavru filin bu zinciri koparabilmesi, 
kırabilmesi ya da kazığı söküp atabilmesi mümkün değildir. 
Küçük fil önceleri bundan kurtulmak için tüm gücüyle uğraşır,
defalarca dener ama sonucu değiştiremez,
özgürlüğüne kavuşamaz.

Yıllar geçer, fil kocaman olur...
Bağlı olduğu kazığın ve zincirin onlarca katına gücü yetebilir artık.
Ama fil asla böyle bir girişimde bulunmaz.
O özgür olamayacağına inanmıştır, artık kırılamayan şey,
filin zinciri değil inancıdır.

Buna psikolojide "Öğrenilmiş Çaresizlik" deniyor.





KAYNAK

12 Mayıs 2012 Cumartesi

ANNELER GÜNÜ HEDİYEMİ ALDIM


Anneler günü hediyem oğlumun durup dururken söylediği bir söz.Sanırım bana ömür boyu yeter.


Ben bu dillere kurban olmayayımda ne yapayım?

7 Mayıs 2012 Pazartesi

AYRAN ŞİŞESİNDEN BİLEKLİK YAPTIM.

Ayran şişesini maket bıçağıyla kestim.Siyah olana kurdale doladım.Taşlarıda üstüne sardım.Diğeride kot görünümlü eskiyen bir tayttan.








6 Mayıs 2012 Pazar

BENİM NEYİM EKSİK



ÇOK YÖNLÜ BLOGGER ÖDÜLÜ
Dizimanyaq tarafından bu ödüle layık görülmüşüm teşekkür ediyorum


1.Ödülü vermek için 11 blog seçmek gerek.9 oldu yeter herhalde.

ahududu tadında cümleler
ayseroseface
birannesibirdefnesi
bir kadın yazıyor
coko-prenses
kahveli
işte benim küçük dünyam
kibritçi kız
yağmurun dünyası
2.ödül aldıklarına haber vermen gerekiyor tamam verildi dostum
3.kendimle ilgili 7 gerçeği paylaşmam gerekiyormuş
-otuzumdan sonra kendimi tanıdım.
-ikizler burcuyum
-oğlum tek servetim
-internetsiz duramam
-blog depresyonumu yendi.
-komedi dizilerine bayılırım.
-tembelim.

4 Mayıs 2012 Cuma

BU NASIL AİLE:RAİSİNG HOPE

Jimmy Chance, sonradan aranan bir suçlu olduğunu öğrendiği esrarengiz bir kızla yaşadığı tek gecelik ilişkiden bir bebeği olduğunu öğrenir. Bebeğinin annesi artık hapishanede olduğu için bu büyük sorumlulukla baş etmek zorunda olan Jimmy, bu zorlu görev için pek de sıradan olmayan ailesinden yardım almak zorundadır. Fakat 15 yaşında anne-baba olan ailesinin hala çocuk büyütmekle ilgili en ufak fikirleri yoktur ve Jimmy’ye yardımcı olmaya hiç yanaşmamaktadırlar. Bakalım Chance ailesi Hope adını verdikleri bu bebeği büyütürken neler yaşayacaklar? 

İlk  sezon bitmek üzere.Çok eğlenceli çok keyifli bir komedi dizisi.



1 Mayıs 2012 Salı

GEZELİM GÖRELİM

ATAŞEHİR NEVZAT GÖKYİĞİT BOTANİK BAHÇESİ


Anadolu yakasında hemde evime çok yakın bu yere daha önce gitmediğim için pişmanım.Alış veriş merkezlerinden daralıp yeni bir yerlere gitsek,keşfetsek derken burası aklıma geldi.Çok da iyi oldu.Temiz ve bakımlı.Çocuğunuzla gidebileceğiniz yeşile doyacağınız bir yer.Çocuklar için de harika bir keşif bahçesi var.Piknik yapmak için masalar var.Çimenlere basmak serbest.