31 Ekim 2012 Çarşamba

İstanbul uyan, kabusun gerçek oluyor!



Yüzyılların kenti, yuvamız, gürültüsüne, karmaşasına rağmen sevdiğimiz şehrimiz bugün koskoca bir metropol olan İstanbul'un kendine has doğası, kültürü, değerleri, Boğaz'ı, yüzyılların izlerini taşıyan mahalleleridir, bu şehrin albenisi.

Ama büyümek, gelişmek adına yok ediyoruz değerlerimizi. Mimar Sinan'ın su kemerleri diktiği, İstanbul'un akciğeri, çeşit çeşit kurda kuşa yuva Fatih Ormanı'nın tam ortasına 320.000 metrekarelik bir beton kütle konuyor.  Ağaçlar kesiliyor, beton temeller atılıyor, orada yaşayan doğal hayat yok oluyor ve bütün bu yıkım, yapay kentlerde önceden belirlenmiş suni 'sosyal' ve 'kültürel' eğlenceler yaratmak için. Oysa İstanbul'un güzelliği, eskiliği, kendi kültürü, şehrin dört bir yanına yayılmış, kimi zaman gizli kalmış hazineleri ve gizemidir. 

Biz, İstanbullular, bakmazken bir sabah kalktık ve Fatih Ormanı'mızın yok edildiğini öğrendik.  Kızgınız, üzgünüz, ve biz farkında değilken ormanımızın sözde çevreyle dost binalar için yok ediliyor olmasını kınıyoruz. Asıl sürdürülebilir olan kültürel değerleri korumak iken 320.000 metrekarede yapay bir dünya yaratmak isteyen projeye onay verilmesini de 1453'ten beri bizim olan şehrimizin ve kültürünün yok edilmesi olarak addediyoruz.


Sende bizim gibi düşünüyorsan tıkla imza ver!

kaynak

24 Ekim 2012 Çarşamba

Adam Sizce Ne Arıyor Olabilir?




İşten çıktığım gün başka bir işten aradılar.Ofis ortamı ve adamla yalnız olcağız.Böyle işleri genelde tercih etmem.Daha kurumsal ve daha çok kişinin çalıştığı yerler tabiki tercihim.Ancak evime yakın olduğu için de merakdan bir bakayım dedim.Allahım daha nasıl insanlarla karşılaşacağım acaba?
Girdim içeri adam hemen bilgisayarın başına oturttu beni 
-Anlıyor musun bu programdan?
-Bilmiyorum ama zamanla öğrenirim
-Sigara içiyor musun?
-Evet içiyorum
-Gel şu masada sigarımızı içip konuşalım!
-yok ben şimdi içmeyeyim teşekkürler
-Parfüm mü sıktınız
-Evet
-Bir daha sıkmayın küçük bi ofis burası üstüme parfüm sinsin istemem!Hep bu tarzda mı giyinirsiniz?
-Niye ne varki?(Siyah kumaş pantalon beyaz gömlek siyah hırka)
-Hırkayı neden giydiniz!
-Sabah soğuktu giydim ne olmuşki?
-Olmamış burda daha güzel giyinmelisin.Gerekirse kıyafet için ek ücret veririz.!Tabi çok açık olmayacak.Burda benimle muhabbet edecek.Ama misafir geldiğinde lakayt olmayacak.
-Peki ben eşime danışayım ona göre ararım.

Adam sizce ne arıyor olabilir?Daha nelerle karşılaşacağız bakalım.
Tek istediğim huzurlu bir ortamda çalışmak.Çok iş de problem değil benim için.Yeterki insanlar insan olsun.Patronculuk müdürcülük oynayan tipler olmasın.Çok mu zor?











23 Ekim 2012 Salı

Tamam Kabul Küçükken Mıknatıs Yuttum .. Ama ßütün Salaklar da Demir mi Yuttu?





Yıllar sonra iş hayatına geri döndüm.Tabi bu süreçte oğlumu büyüttüm kreşe verdim artık hazırım çalışmaya.
İlk olarak bir iş  bulup çalışmaya başladım.Öyle mutluydum ki bir yerlere ait olmak birşeyleri başarmak çok güzeldi gerçekten.İşin şartları da müdürümde kaymak gibiydi.Orda zaten fazla duramayacağımı anlamıştım.Çünkü iyisi beni bulmazdı. Nitekim ikinci günümde işten çıkarıldım.Çünkü işyerinin diğer sahipleri kadın çalışan istemiyorlarmış!Hakkımı fazlasıyla verip beni işten çıkardılar.
Ertesi hafta başka bir işten çağırdılar.Başladım işe.Burası da kurumsal bir firma şartları iyi.Bölge müdürlüğü.Bir kadın müdür.Yazdan beri baya eleman girmiş çıkmış.Kadının dediği de istemiyorlar kadının bir yerlere gelmesini! Tabi oynaşcak kimse yok!Girince ben olayların hiç de öyle olmadığı anladım.Bir günde işi öğrenmemi bekledi.Bilmediğim iş yüzünden fırça yedim.Asla haklı olduğunu kadına kabul ettiremiyorsun.Kendi arabasını temizletmeye elemanı yolluyor.Sevkiyat var uzak bir yere eleman buraya geç kalıyor.Akşam evine geç gidiyor bizde eleman gelsin diye onu beklemek zorundayız iş yerinde.Neden hanfendinin arabasının bakımı yapılsın.İnsan yediği bisküviye kadar işyerine gider yazar mı?Hergün suyunu içtiği maydanozu dahi düşünün.Müdürsün ya sen.Baktım olcak gibi değil.Dedim ben çıkıyorum.Onbeş yaşımda değilim her gün fırça yiyemem.Hemde hatam olmayan şeylerden.Bütün gerginliğimden kurtuldum.Bu ne kardeşim böyle.Allah hayırlı ve iyi insanlarla karşılaştırsın derler ya aynen öyle.Bu kadın on milyar verseler bile katlanılmaz.
Bu da gol değil anne:)

22 Ekim 2012 Pazartesi

Yazıklar Olsun Yeni Keşfettim Ya La



                                                   Tipi kes:))


BENİMDE YUVAM OLDU





Sonunda evimizi aldık.On yıllık ağır bir borca girdik.Kira ödemicez artık en önemlisi bu.
Allah bütün kirada olanlara biran önce almayı nasip kısmet etsin.Bizlere de borçlarımızı ödemeyi nasip etsin.

21 Ekim 2012 Pazar

HADİSE SANA NE OLDU?



Hadise zayıflamış.Ben hiç beğenmedim.Beğenen var mı Allah aşkına?Demek ki kilo vermekle her zaman güzel olunmuyor.Önceki hali çok daha güzeldi.Yüzünün güzelliği gitmiş zaten.Yanakları çökmüş.Herkes zayıf olmak zorunda mı?





Aşka Şeytan Karışır




Sıradan insanlar yoldan çıkmaz, en masumlar günahkar olmaz, iyiler kötülük yapmazdı; eğer aşka şeytan karışmasaydı..

Hande Altaylının anlatım dilini gerçekten çok beğendim.Hikaye bilindik ama sonu süpriz.Kafa yormayan sürükleyici bir roman.







17 Ekim 2012 Çarşamba

ERKEK ANNESİ OLMAK


Erkek annesi olmak ne demektir…? Bir kere en başta çocuğunun fiziken sana benzemeyeceği gerçeğini kabullenebilmek demektir. Hayatta bilmediğin bazı şeyleri ona öğretmek, çocukluğunda hiç oynamadığın oyun ve oyuncakları ona öğretmek; birlikte araba sürmek, otoparklar inşa etmek, hatta araba marka ve modellerini onunla öğrenmek demektir. Oğlunun hayatındaki ilk kadınken, büyüdükçe başkalarının da olacağını bilip o günlerin hayallerini kurmak, seni çok sevip örnek alırken ona bazı şeyleri neden senin gibi yapamayacağını anlatabilmektir. Oğlunla yapışık ikiz gibi dolaşmaktır. Eşin için, hayatında bu kadar çok sevebileceğin başka bir erkek yok diye düşünürken, sana aksini ispatlarcasına çıkıp gelen bu küçük prense deliler gibi aşık olmak, sevgini içinde taşıyamayıp durmadan hüngür şakır ağlamak, koklamaya öpmeye doyamamak, dokunmaya kıyamamak demektir. Erkek annesi olmak… İçindeki erkeği keşfetmektir onunla. Bunca yıldır ‘kadın’ken ve daha yeni ‘anne’ olmaya alışırken, bir de ‘erkek’ olmak… ona en iyi dost, en iyi öğretmen, en delikanlı arkadaş, en sert koruma olmak… Erkek annesi olmak… Onunla büyümek onunla güzelleşmektir..Fakat olgunluk, ergenlik, ‘erkeklik’ evresinde sarılıp öpememek, uzaktan sevmektir Erkek annesi olmak ...



10 Ekim 2012 Çarşamba

Gişeci Kızla Öğretmenin Aşkı

Sinemadan içeri girdi öğretmen.Gişede duran kıza:
-Acaba bu filme bilet var mı diye sordu?
-Ona yok ama şuna  var dedi kız.
Kız kırksekiz kiloydu beli ipincecik.Erkek takım elbiseliydi belliki okuldan geliyordu.
Sonra erkek sürekli gelmeye başladı sinemaya.Sinemadaki çalışanlarla arkadaş oldu ki kızın gönlüne girsin.
10 ekim 2002 de başladı herşey.Bir öğretmen nasıl gişede çalışan bir kızla evlenebilir diyenlere inat tam on senedir birlikteyiz.

Nice mutlu yıllara hep birlikte..........