30 Aralık 2012 Pazar

SİZİ İNSAN OLMAYA DAVET EDİYORUM






Taksicilerden ve arabasızlıktan bıktım artık.Şu anda tek istediğim araba almak ve taksiye mümkünse hiç binmemek.Neden mi?
Bildiğimiz yoldan gelmek yerine başka yoldan götürdükleri için.
Bizi hastanenin önünden alıp( üstelik oğlum hasta ve tek başınayım) elli kuruş parayı bekledikleri için.
Yol yakın diye dır dır ettikleri için suratlarını astıkları için.
Oğlum hastayken mecburen en yakın hastaneye gitmek zorunda kaldığımızda bana yolda benzin hesabı yaptıkları için.
Artık taksiye binmek istemiyorum.
Ve bütün taksi kullananları (istinalar hariç) insan olmaya davet ediyorum

OĞLUMDAN İNCİLER

Mutfak da yanımda durup sürekli çekmeceyi açıp kapatıyor.
-Ayağına düşürceksin oğlum bırak şunu (bir kaç kere dedim yok)
-Ayağına düşsünde gör sen yaşamadan anlamıcaksın
Sonra bir feryat figan ağlama aman Allahım.Çekmece düşmedi ama ağlıyor.Noldu oğlum?
-Ben yaşamıcakmışım neden anne neden!:))
Sonra ayıkladım pirincin taşını:))

Ben onu hiç yakışıklı okula göndermiyormuşum.Nasıl yakışıklı olunur dedim.Gömlek kravat.
Artık öyle gönderiyoruz okula:))

Kayınvalidem sabah biz uyurken yatak odasına giriyor bir şey almak için:
-Babaanne neden oraya giriyorsun annemle babam uyuyor
gürültü yapmadın inşallah:)

12 Aralık 2012 Çarşamba

ANNE BABA OLUNCA NELER DEĞİŞİR?

Anne - BABA OLUNCA NELER DEĞİŞİR? :)

Şu anda anne veya baba olup olmadığınız önemli değil. İşte size anne –baba olduğunuzda değişecek şeylerin listesi! Bizim hazırladığımız listeyi okuduktan sonra altına siz de kendinizde değişenleri ekleyebilirsiniz.

- Nihayet kendi anne-babanızı anlamaya başlarsınız.

- Sürekli irtibat halinde olduğunuz pek çok insanı uzun zamandır aramadığınızı fark edersiniz.
- Çocuklarla ilgili problemler dışındaki her problem sıradanlaşır.
- Bebeğinizin ağrısının sizin ağrınızdan daha şiddetli olduğunu hissedersiniz.
- Kalbiniz daha kolay kırılır.
- Her gün bir sürprize dönüşür.
- Kendinizi kaka gördüğünüz için sevinirken bulabilirsiniz.
- Aynada kendinize değil bebeğinize bakmaya başlarsınız.
- Aslında çok güzel taklit yapabildiğinizi fark edersiniz.
- Bir diş için söylenecek ne çok söz bulduğunuza şaşarsınız.
- Nihayet, gerçek mutluluğun maddi şeylerden gelmediğini anlarsınız.
- Şeker ve çikolatanın -yapışkan ve kalorili olsa dahi- süper güçleri olduğunu öğrenirsiniz.
- Cumartesi akşamı 22:00’de yatağa girmek lütuf olur.
- Avaz avaz ağlayan bir çocuk gördüğünüzde “çocuğunu kontrol edemiyor musun” bakışı yerine “ne hissettiğini biliyorum” bakışı atarsınız.
- Ne kadar aceleniz olursa olsun onu öpmek ve sarılmak için mutlaka zaman yaratırsınız.
- Uzun bir duş almanın lüks olduğunu öğrenirsiniz.
- Dünyayı daha yaşanır bir yer yapmanın ve çevreciliğin önemli olduğunu düşünmeye başlarsınız.
- Daha önce ilk görüşte aşka inanmıyorsanız bile bebeğinizi görünce inanırsınız.
- Haberleri izlemek ızdırap haline gelir çünkü her şeyi anne-baba perspektifiyle izlemeye başlarsınız.
- Nihayet, göğüslerin aslında ne için olduğunu anlarsınız.
- Elinize işendiği için kahkaha atarsınız.
- Hiçbir şey sadece sizin olmaz, her şeyi paylaşmayı öğrenirsiniz.
- Hayatta ne başarırsanız başarın hiçbir şey çocuğunuza baktığınız andaki mutluluğa yaklaşamaz.
- Daha önce fark etmediğiniz tüm çukurlar, delikler ve sivri köşeler dikkatinizi çekmeye başlar.
- Çocuklu arkadaşlarınızla daha çok görüşmeye başladığınızı fark edersiniz.
- Cep telefonunuzun nereden kapatıldığını unutursunuz(acil aramalar için cep telefonunuz hep açık kalır).
- Japon turistler gibi sürekli fotoğraf çekmeye başlarsınız.
- Aslında “çok yetenekli bir yazar” olduğunuzu düşünmeye başlarsınız.
- Gürültüde ve ışıkta da uyuyabildiğinizi öğrenirsiniz.
- Tanımadığınız insanlar sizi daha fazla korkutmaya başlar.
- Bir oyuncağın üzerine çıplak ayak basınca ne kadar canınızın yanabildiğine şaşarsınız.
- Omzunuza kusulması komik gelir.
- Dünyanın sizin etrafınızda dönmediğini öğrenirsiniz.
- Gerekirse dünyayı yerinden oynatabileceğinize inanırsınız.
- Ne kadar sık vicdan azabı çekebildiğinize hayret edersiniz.
- Zamanla bütün çizgi film kahramanlarının adını öğrenirsiniz.





ALINTI

10 Aralık 2012 Pazartesi

ben hep sana üşüyordum

Ben sana hep üşüyordum, 
Çünkü kıştım.
Nakıştım, bakıştım.
İnkar etmiyorum da bunu,
Seni sevmek gibi büyük işlere kalkıştım.
Ve lütfen inkar etme;
Sana en çok ben yakıştım.

Özdemir Asaf

9 Aralık 2012 Pazar

BU GERİZEKALI İÇİN Mİ?

Kalbinde büyüttüğünle gerçekte olan kişi aynı kişi mi?Hiç sanmıyorum.Bazen bir gülüşüne,bir sözüne aşık olursun.Olmayacak dualara amin dersin.Olmayacağını bilirsin ama yine de kalbine anlatamazsın.
Dünyada özlemek en büyük acılardan birisidir.Özlersin deli gibi.Sahte saçma şeylere umut  bağlarsın unutmak için.Ama gerçek şudur ki;hiçbir şey onun yerini tutmaz.İdareten yaşarsın.Zaman doldurursun sadece.Yaşamak olan görevini yerine getirirsin.Sadece kendine karşı değil sorumlulukların başkalarının mutluluğundan da sorumlusun.
Şarkıları dinleyemez olur geçtiği yollardan geçemezsin.Boğazında bir yumruyla dolaşırsın kalbinde ince bir sızı.
Bir gün gelir arar en olmadık  zamanda.O zaman dersin ki ben bu gerizekalı için mi böyle yanmışım.Bunun için mi beklemişim.Neden terkettiğini bir kez daha hatırlatır sana.

4 Aralık 2012 Salı

ERKEKLER ANALARININ DİZİNE YATMASIN






Ne kadar da itici bir  görüntü.Erkek demek güç demek.Beni koruyabilir bana sahip çıkabilir demek.Annesinin dizine yatınca hiç de öyle gelmiyor.Bilakis bir kedi yavrusu gibi.Annesine muhtaç olan bir varlık gibi.Otuz yaşını geçmiş bir erkeğin anasının dizine yatması bence hiç hoş bir görüntü değil.En azından karısının gözü önünde.
Şimdi oda evlat diğeri de ana.Birbirlerini sevmicekler mi?Erkek mümkünse karısının görmeyeceği bir yerde anasının dizine yatarsa bu daha iyi olur düşüncesindeyim.Bu konu nerden çıktı derseniz eşim yaptı aynısını da hiç hoşlanmadım.
Belki bana kızan erkek anneleri olabilir bende erkek annesiyim.Şunu belirtmek isterim benim kızgınlığım eşimin karakteriyle alakalı.Yani siz o sırada kayınvalidenize karşı kendinizi savunuyorsunuz eşiniz gidip dizine yatıyor.Buda demek oluyor ki (onun gözünde) oğlum nasıl da eziliyor?Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda.Gayet normal mi yoksa olmasa daha mı iyi olur?


Amaç Güden Öğretmen Replikleri :)


Amaç Güden Öğretmen Replikleri :)

1) Kendini de evde unutsaydın. (Hafızayı güçlendirir.)
2) Sene sonunda ben de seni unutacağım. (Hesaplaşmayı öğretir.)
3) Ben Ahmet'e sordum, sen Ahmet misin? (Kimlik kaymasını önler.)
4) Komik bir şey varsa söyleyin biz de gülelim. (Kaynaştırır.)
5) Konuşmak isteyen varsa dışarı çıksın. (Yol gösterir.)
6) Gece beşik mi salladın? (Düzene sokar.)
7) Çay, kahve ister misiniz? (Konukseverlik aşılar.)
8) Sana camdan aşağı atla deseler atlayacak mısın? (Kışkırtmalara karşı korur.)
9) Herkes dersi anladı galiba; konuşmalar başladığına göre. (Durumu özetler.)

1 Aralık 2012 Cumartesi

ERKEKLER İÇİN AÇILMASI GEREKEN KURSLAR

ERKEKLER İÇİN AÇILMASI GEREKLİ KURSLAR


1. Buz kalıbına nasıl su doldurulur? (Adım adım slaytla açıklama)

2. Tuvalet kağıdı rulosu takıldığı yerde kendini yeniler mi? (Yuvarlak masa tartışması)
3. Klozet kapağını kaldırıp duvara ve su borusuna sıçratmadan işemek mümkün mü? (Grup çalışması)
4. Kirli sepetiyle yerdeki halı/döşeme arasındaki temel farklar (Resim ve grafiklerle açıklama)
5. Tabak-çanak, yemekten sonra kendi kendine lavaboya veya bulaşık makinesine uçarak gidebilir mi? (Video ile açıklama)
6. Kimlik kaybı: Uzaktan kumandayı bir parçanız olmaktan kurtarmak. (Destek hattı ve yardımlaşma grupları)
7. Aranan şeyleri bulmayı öğrenmek, höykürerek evin altını üstüne getirmek yerine doğru yere bakarak başlamayı öğrenmek. (Açık forum)
8. Eşinize çiçek getirmek sağlınıza zararlı değildir. (Grafik ve ses kaydıyla açıklama)
9. Normal insanlar kaybolduklarında yolu sorarlar.. (Gerçek yaşam itirafları)
10. Kadın park etmeye çalışırken sessizce oturmak genetik açıdan imkânsız mı? (Araba kullanma simülasyonu)
11. Hayat dersleri: Anne ve eş arasındaki temel farklar. (Sınıfta canlandırma)
12. Nasıl ideal bir ‘alışveriş arkadaşı’ olunur? (Gevşeme, nefes egzersizleri, meditasyon ve nefes alma teknikleri)
13. Bunamayla nasıl savaşılır? Doğum günleri, yıl dönümleri ve diğer önemli günler unutulduğunda nasıl özür dilenir? (Beyin şoku ve gerekirse operasyon)


ALINTI

GERÇEK FAKİRLİK



ALINTI

BAK OĞUL!




alıntı

30 Kasım 2012 Cuma

Allah Kuluna Kâfi Değil mi?

Dedim: “Çok yalnızım.”

Dedi:“Ben sana çok yakınım.” /Bakara: 186

Dedim: “Bunca günahım var, hangisinin 


tövbesini yapayım?”

Dedi: “Allah bütün günahları bağışlayandır.”


 /Zümer: 53


Dedim: “Yine bağışlar mısın?”



Dedi: “Allah'tan başka günahları 





bağışlayacak olan yoktur.” /Âli İmran: 135

Dedim: “Rabbim benim Senden başka kimim var





Dedi: 


“Allah kuluna kâfi değil mi?” / Zümer36









MEZDEKEYİ AÇAR OYNARIM BENDE



Depresyondan nasıl çıkarsınız?Yada çok gergin ve mutsuzsunuz ne yaparsınız?
Şarkı söyleyip sesimin moralimden daha kötü olduğunu görüp mutlu olurum:)
Değişik renklerde oje sürerim. (Geçici çözümler)
Değişik bir makyaj yaparım.(Geçici çözümler)
Çok istediğim parama kıyıp alamadığım bir kitabı alıp kafamı dağıtırım.
Beni mutlu edecek bir şey alırım mutlaka.Ama bazen alışveriş bile kar etmiyor.
Mezdekeyi açarım oynarım:)
Öldüğümü düşünürüm.Ölümlü olduğumu düşünüp rahatlamaya çalışırım.
En sevdiğim dostuma giderim.
Komik bir film izlerim.
Mutlu insanlarla beraber olurum.
Farklı ortamlara girerim.

Aklıma gelenler bunlar.Siz neler yaparsınız?İyice hüzne mi boğarsınız kendinizi yoksa kurtulmak için çabalar mısınız?

2. El Eşyalarınızı Vermeye Var mısınız Yok musunuz?

Tozpembe.net bloğunun sahibi arkadaşım açmış olduğu satış sitesinde elimizde kullanmadığımız yada elimizden çıkarmak istediğimiz başta kıyafet olmak üzere ürünleri satış bloğunda sergiliyor.
Hiçbir ücret talep etmeden yollayacağımız eşyaların sadece kargo ücreti kime ait olcak onu belirtmek ve fotoğraflarını yollamak yeterli.
Siz ne dersiniz dolaplarda yük olarak mı kalsın ihtiyacı olan birine mi gitsin?sevgiler saygılar.

Nasıl olcak diyorsanız buraya

Satış bloğu için buraya

komik


BİR SATILIK EV İLANI

  Üç Katlı Binanın Girişkatı Bağımsız Girişi Olan Kombili Birisi Evebyn Olmak Kaydıyla Üç Banyo. Wc Bulunmakta Lüx Ferah Tüm Alışveriş Merkezlerini Etrafında Toplayan Toplu Taşımaya Yakın Çok Elit Bölgeye Sahip Güzel Bir Mevkimizdedir... Bir Dipnot Dairemiz Hisse Tapuludur Krediye Uygun Değildir .Peşin Satılmaktadır...85.000Tl Duyan Duymayana Haber Versin Böyle Bir Kelepir Bir Daha Ele Geçmez Emin Olun Sayın Dudullu Halkına Sesleniyorum Şayet Gerçek İhtiyacınız Var İse Hiç Beklemenize Gerek Yok Emin Olun Bundan İyisi Şamda Kayısı Yer Mevki Dersen On Numara Ferahmı Ferah Güneş Gören Eeeeeeee Daha Ne Olsun Hepsini Bir Araya Topladık Siz Değerli Müşterilerimizin Huzuruna Sunduk Hala Ne Bekliyorsunuz De Hadi Hemen Harekete Geçmek Lazım Bu Fırsat Bakın Bir Daha Ele Geçmez Ona Göre Benden Söylemesi... Özür Diliyerek Birşeyi İhtiraf Etemek İstiyorum Siz Değerli Müşterilerimize Büyüklerimiz Zamanında Bizlere Nasihat Bamında Şöyle Derlerdi Akıllı Düşünene Kadar Deli Yol Alır Derdi Fazla Düşünme Napıcaksan Biran Önce Yap Derlerdi... Şimdi O Hesap Kaçan Balık Büyük Olurmuş Balığı Kaçırmamak İçin Napmak Lazım Bir An Önce Ağı Denize Atmak Lazım... Saygılarımızla

25 Kasım 2012 Pazar

KIZIMIZI VERDİK

Kız kardeşimin isteme töreni ve sözü vardı.İkisine de mutluluklar diliyorum.

Pastamız Mavi Ada 'dan.Sadece görünüşüyle değil lezzetiylede gecenin yıldızı oldu.Mavi Adaya facebook sayfasından da ulaşabilirsiniz.



Bunlarda gecenin diğer ikramları;Muhallebili kurabiye,yaprak sarma,lahana sarma,çerkez tavuğu,ıspanak böreği.

23 Kasım 2012 Cuma

Bir kadının dudaklarında değildir aşk



'' Bir kadının dudaklarında değildir aşk.

Bedeninde hiç değildir.


Aşk, kadının göz kapaklarındadır.


Kadın, göz kapaklarında saklar o adamı.


... Ne kadar yanarsa yansın canı,


ağlayamaz bazen.



... Sımsıkı yumar gözlerini.



Adam hep orda kalır.



Kadın, asla bırakmaz adamı.



Kadın, asla vazgeçmez ondan. ''

Özdemir ASAF

Güzel şeyler


 yalnız bir kadının dramı



BİR KEYİF YAPCAKTIM ORTALIĞI MAHVETTİM


Bir keyif yapayım dedim buzdolabını açıp kola almaktı gayem.Dolabın kapağını açar açmaz kapaktaki bütün yumurtalar yere döküldü:( Buzdolabının arkasına kadar yumurta ki temizlemek çok zor oldu.Şimdi bu nazar mıdır?Yoksa benim sakarlığım mıdır?Yada ben sakarlığımı nazar diyerek örtmeye mi çalışıyorum?Benim sakarlığım olsa elimden düşmesi gerekmez mi?Nazardır nazar :))

20 Kasım 2012 Salı

KİTAP TOPLAMA KAMPANYASI




ben bir koli gönderdim.Sizde gönderin biriktirmeyin birilerinin işine yarıcaktır mutlaka.


Kitap göndermek isteyenler herhangi bir MNG Kargo şubesine giderek 128176984 müşteri numarası ile kayıtlı "ŞANLIURFA KİTAP KAMPANYASI" ismine HARRAN KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ adresine gönderebilirler...




TAŞINDIM

Nihayet evime taşındım.Bu üçüncü ev taşımam ne kadar zor olduğunu unutmuşum.Bir sürü şey attım.3+1 den 2+1 e geçtim.Kolay olmadı tabi.Amacım daha az eşyayla yaşamak.Senelerce ağır hantal mobilyalara ben hizmet ettim.Artık daha azı ve iyisi bana hizmet etsin.Herşeyi ayrıntılarıyla resimleriyle yayınlayacağım biraz daha toparlanmam gerek önce.Hepinize saygılar sevgiler :)

1 Kasım 2012 Perşembe

Erkek çocuklar neden silah ister?





Silahın oyuncak olması başlı başına bir yalnış.Ben tamamen karşıyım.Elim hiç gitmiyor oyuncak da olsa silah veya şiddet içeren oyuncak almaya.Al oğlum ama kimseyi öldürme mi dicem?
Uzak tutabildiğim kadar uzak tutuyorum şiddetin her türlüsünden.Daha 4 yaşında.Büyüyünce ister istemez olucak zaten her şey.Şiddet içeren çizgi filmler izletmiyorum.O da zaten bu kötü film değiştir anne diyor ki ;Şu sıralar hiç çizgi film izlemiyor.Oyuncak silahı tamamen yasaklayıp ilgisini çekmek de istemiyorum.
Tamamen karşı olduğumu sevgili görümcem duymuş.Ve inatla ilk silahını ben alcam yeğenine demiş.Aşiretiz ya biz!Olmaz dedim.Engelledim vermesini.Bunun kötü bir şey olduğunu anlatmaya çalıştığım insanlar biri hemşire,biri eski ana okulu öğretmeni,biri lise öğretmeni.
Siz nasıl engelliyosunuz şiddeti erkek anneleri?Oyuncak silahlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Biliyorum alsam onunla da oynamıcak atcak bir köşeye durucak. Ama benim içim hiç rahat değil.

31 Ekim 2012 Çarşamba

İstanbul uyan, kabusun gerçek oluyor!



Yüzyılların kenti, yuvamız, gürültüsüne, karmaşasına rağmen sevdiğimiz şehrimiz bugün koskoca bir metropol olan İstanbul'un kendine has doğası, kültürü, değerleri, Boğaz'ı, yüzyılların izlerini taşıyan mahalleleridir, bu şehrin albenisi.

Ama büyümek, gelişmek adına yok ediyoruz değerlerimizi. Mimar Sinan'ın su kemerleri diktiği, İstanbul'un akciğeri, çeşit çeşit kurda kuşa yuva Fatih Ormanı'nın tam ortasına 320.000 metrekarelik bir beton kütle konuyor.  Ağaçlar kesiliyor, beton temeller atılıyor, orada yaşayan doğal hayat yok oluyor ve bütün bu yıkım, yapay kentlerde önceden belirlenmiş suni 'sosyal' ve 'kültürel' eğlenceler yaratmak için. Oysa İstanbul'un güzelliği, eskiliği, kendi kültürü, şehrin dört bir yanına yayılmış, kimi zaman gizli kalmış hazineleri ve gizemidir. 

Biz, İstanbullular, bakmazken bir sabah kalktık ve Fatih Ormanı'mızın yok edildiğini öğrendik.  Kızgınız, üzgünüz, ve biz farkında değilken ormanımızın sözde çevreyle dost binalar için yok ediliyor olmasını kınıyoruz. Asıl sürdürülebilir olan kültürel değerleri korumak iken 320.000 metrekarede yapay bir dünya yaratmak isteyen projeye onay verilmesini de 1453'ten beri bizim olan şehrimizin ve kültürünün yok edilmesi olarak addediyoruz.


Sende bizim gibi düşünüyorsan tıkla imza ver!

kaynak

24 Ekim 2012 Çarşamba

Adam Sizce Ne Arıyor Olabilir?




İşten çıktığım gün başka bir işten aradılar.Ofis ortamı ve adamla yalnız olcağız.Böyle işleri genelde tercih etmem.Daha kurumsal ve daha çok kişinin çalıştığı yerler tabiki tercihim.Ancak evime yakın olduğu için de merakdan bir bakayım dedim.Allahım daha nasıl insanlarla karşılaşacağım acaba?
Girdim içeri adam hemen bilgisayarın başına oturttu beni 
-Anlıyor musun bu programdan?
-Bilmiyorum ama zamanla öğrenirim
-Sigara içiyor musun?
-Evet içiyorum
-Gel şu masada sigarımızı içip konuşalım!
-yok ben şimdi içmeyeyim teşekkürler
-Parfüm mü sıktınız
-Evet
-Bir daha sıkmayın küçük bi ofis burası üstüme parfüm sinsin istemem!Hep bu tarzda mı giyinirsiniz?
-Niye ne varki?(Siyah kumaş pantalon beyaz gömlek siyah hırka)
-Hırkayı neden giydiniz!
-Sabah soğuktu giydim ne olmuşki?
-Olmamış burda daha güzel giyinmelisin.Gerekirse kıyafet için ek ücret veririz.!Tabi çok açık olmayacak.Burda benimle muhabbet edecek.Ama misafir geldiğinde lakayt olmayacak.
-Peki ben eşime danışayım ona göre ararım.

Adam sizce ne arıyor olabilir?Daha nelerle karşılaşacağız bakalım.
Tek istediğim huzurlu bir ortamda çalışmak.Çok iş de problem değil benim için.Yeterki insanlar insan olsun.Patronculuk müdürcülük oynayan tipler olmasın.Çok mu zor?











23 Ekim 2012 Salı

Tamam Kabul Küçükken Mıknatıs Yuttum .. Ama ßütün Salaklar da Demir mi Yuttu?





Yıllar sonra iş hayatına geri döndüm.Tabi bu süreçte oğlumu büyüttüm kreşe verdim artık hazırım çalışmaya.
İlk olarak bir iş  bulup çalışmaya başladım.Öyle mutluydum ki bir yerlere ait olmak birşeyleri başarmak çok güzeldi gerçekten.İşin şartları da müdürümde kaymak gibiydi.Orda zaten fazla duramayacağımı anlamıştım.Çünkü iyisi beni bulmazdı. Nitekim ikinci günümde işten çıkarıldım.Çünkü işyerinin diğer sahipleri kadın çalışan istemiyorlarmış!Hakkımı fazlasıyla verip beni işten çıkardılar.
Ertesi hafta başka bir işten çağırdılar.Başladım işe.Burası da kurumsal bir firma şartları iyi.Bölge müdürlüğü.Bir kadın müdür.Yazdan beri baya eleman girmiş çıkmış.Kadının dediği de istemiyorlar kadının bir yerlere gelmesini! Tabi oynaşcak kimse yok!Girince ben olayların hiç de öyle olmadığı anladım.Bir günde işi öğrenmemi bekledi.Bilmediğim iş yüzünden fırça yedim.Asla haklı olduğunu kadına kabul ettiremiyorsun.Kendi arabasını temizletmeye elemanı yolluyor.Sevkiyat var uzak bir yere eleman buraya geç kalıyor.Akşam evine geç gidiyor bizde eleman gelsin diye onu beklemek zorundayız iş yerinde.Neden hanfendinin arabasının bakımı yapılsın.İnsan yediği bisküviye kadar işyerine gider yazar mı?Hergün suyunu içtiği maydanozu dahi düşünün.Müdürsün ya sen.Baktım olcak gibi değil.Dedim ben çıkıyorum.Onbeş yaşımda değilim her gün fırça yiyemem.Hemde hatam olmayan şeylerden.Bütün gerginliğimden kurtuldum.Bu ne kardeşim böyle.Allah hayırlı ve iyi insanlarla karşılaştırsın derler ya aynen öyle.Bu kadın on milyar verseler bile katlanılmaz.
Bu da gol değil anne:)

22 Ekim 2012 Pazartesi

Yazıklar Olsun Yeni Keşfettim Ya La



                                                   Tipi kes:))


BENİMDE YUVAM OLDU





Sonunda evimizi aldık.On yıllık ağır bir borca girdik.Kira ödemicez artık en önemlisi bu.
Allah bütün kirada olanlara biran önce almayı nasip kısmet etsin.Bizlere de borçlarımızı ödemeyi nasip etsin.

21 Ekim 2012 Pazar

HADİSE SANA NE OLDU?



Hadise zayıflamış.Ben hiç beğenmedim.Beğenen var mı Allah aşkına?Demek ki kilo vermekle her zaman güzel olunmuyor.Önceki hali çok daha güzeldi.Yüzünün güzelliği gitmiş zaten.Yanakları çökmüş.Herkes zayıf olmak zorunda mı?





Aşka Şeytan Karışır




Sıradan insanlar yoldan çıkmaz, en masumlar günahkar olmaz, iyiler kötülük yapmazdı; eğer aşka şeytan karışmasaydı..

Hande Altaylının anlatım dilini gerçekten çok beğendim.Hikaye bilindik ama sonu süpriz.Kafa yormayan sürükleyici bir roman.







17 Ekim 2012 Çarşamba

ERKEK ANNESİ OLMAK


Erkek annesi olmak ne demektir…? Bir kere en başta çocuğunun fiziken sana benzemeyeceği gerçeğini kabullenebilmek demektir. Hayatta bilmediğin bazı şeyleri ona öğretmek, çocukluğunda hiç oynamadığın oyun ve oyuncakları ona öğretmek; birlikte araba sürmek, otoparklar inşa etmek, hatta araba marka ve modellerini onunla öğrenmek demektir. Oğlunun hayatındaki ilk kadınken, büyüdükçe başkalarının da olacağını bilip o günlerin hayallerini kurmak, seni çok sevip örnek alırken ona bazı şeyleri neden senin gibi yapamayacağını anlatabilmektir. Oğlunla yapışık ikiz gibi dolaşmaktır. Eşin için, hayatında bu kadar çok sevebileceğin başka bir erkek yok diye düşünürken, sana aksini ispatlarcasına çıkıp gelen bu küçük prense deliler gibi aşık olmak, sevgini içinde taşıyamayıp durmadan hüngür şakır ağlamak, koklamaya öpmeye doyamamak, dokunmaya kıyamamak demektir. Erkek annesi olmak… İçindeki erkeği keşfetmektir onunla. Bunca yıldır ‘kadın’ken ve daha yeni ‘anne’ olmaya alışırken, bir de ‘erkek’ olmak… ona en iyi dost, en iyi öğretmen, en delikanlı arkadaş, en sert koruma olmak… Erkek annesi olmak… Onunla büyümek onunla güzelleşmektir..Fakat olgunluk, ergenlik, ‘erkeklik’ evresinde sarılıp öpememek, uzaktan sevmektir Erkek annesi olmak ...



10 Ekim 2012 Çarşamba

Gişeci Kızla Öğretmenin Aşkı

Sinemadan içeri girdi öğretmen.Gişede duran kıza:
-Acaba bu filme bilet var mı diye sordu?
-Ona yok ama şuna  var dedi kız.
Kız kırksekiz kiloydu beli ipincecik.Erkek takım elbiseliydi belliki okuldan geliyordu.
Sonra erkek sürekli gelmeye başladı sinemaya.Sinemadaki çalışanlarla arkadaş oldu ki kızın gönlüne girsin.
10 ekim 2002 de başladı herşey.Bir öğretmen nasıl gişede çalışan bir kızla evlenebilir diyenlere inat tam on senedir birlikteyiz.

Nice mutlu yıllara hep birlikte..........

17 Eylül 2012 Pazartesi

SEHPA YENİLEME

 Sehpa bu şekildeydi.Bu dvd kapaklarını da atacaktım.Bu şekilde kaplama yapmak geldi aklıma.Geçici bir şey ama şimdilik güzel durdu:))


15 Eylül 2012 Cumartesi

LA / SONSUZLUK HECESİ




Bir gün Sabâ Melikesi Belkıs’tan, Âdem’le Havva’nın hikâyesini anlamanın bütün bir insanlığın da hikâyesini anlamak manasına geldiğini öğrendim. İnsanın bütün halleri Âdem’de gizliydi ve bütün macera onun hikâyesinde özetlenmişti.

Bu cümleyi yıllarca içimde gezdirdim de bir türlü kalemi elime alamadım, anlatmaya kalkışamadım


Ne zaman ki, kalmaiçin değil uğrayıp geçmek için kadem bastığımız, kök attığımız değil kısa bir gölge saldığımız şu dünyada bir cennet sürgünüyle yazgılandığımı anladım ve Kelimeler Kitabı-çift isimler sahifesinde, Âdem’le Havva’nın yanına bir de Habil’le Kabil’i ekledim. O zaman anladım anlatma zamanının geldiğini.


Hikâyenin ismi düştü dilime bir gece: LÂ.


İLLÂ, dedim.


Bir ömür boyu aradığım hece harfinin LÂ olduğunu bildim.



Her zaman anlatılan Ademle Havva hikayesinden farklı.Daha duygusal daha şiirsel.Akıcı bir dil ve betimlemeler daha farklı yapıyor diğerlerinden.




üç şey seçtiler cennetten çıkarmak için:

Bir: Kelimeler

İki: Aşk

Üç: Annelik duygusu


Kelimeleri Adem yanına aldı, annelik duygusunu taşımak Havva'ya kaldı.

Ama aşk çok ağırdı.

İkisinin de, aşkı tek başına taşıması mümkün olmayınca, ikisinin zembili de aşkı bir başına kaldıramayınca, bölüştüler yükü. Yarısını Adem sırtlandı, aşkın yarısı Havva'ya kaldı.


Öyle sert düştüle ki dünyaya, bu fenaya, Adem2in dizlerinin bağı çözüldü, ciğerleri yandı. Nutku tutuldu. Üçüncü defa, bildiği kelimelerin hepsini önce unuttu. Sonra bir kısmını hatırladıysa da o bir kısmını kıyamete değin unuttu.


Aşk? Daha yollarda sakin durmamıştı bir türlü. Kabına sığmamıştı. Bir yarısı yollarda kayboldu. Getirebildikleri ancak öbür yarısıydı.


O gün bu gün yeryüzü kelimeleri yetersiz, aşk bu dünyada kusurlu.

Annelik duygusu?

Havva'nın cennet duygusu.

Gönül evinde, kadın bedeninde, tastamam duruyordu."


11 Eylül 2012 Salı

DANS ET BENİMLE

Çocuğunu evlatlık veren birisini tanıyorum. Bu yaptığı en zor şeydi. Ve tam olarak neler hissettiğini bilmesem de şunu biliyorum ki onu terk etmeyi asla istemezdi. Asla!" Hayatın dar patikalarında yürümeye bir dansla başlayan Jane, evlatlık verdiği, vermeye mecbur bırakıldığı, kızı Chloe'nun acı veren özlemini uzun seneler sessizliğe bürünmüş yüreğinde yaşar. Bir tarafta kızının hayatını altüst etmek istemezken öbür tarafta annelik duygularını dizginlemekte zorlanır. Chloe'ya ilk önce bir dost gibi yaklaşan Jane, ustaca kaleme alınmış bu romanda, kendini bir zamanlar yaşadığı zorlukları yaşayan kızına yardım ederken bulur. Uzun bir zaman yaşanmışlığını ve kalp kırıklarını onarmaya çalışan Jane'e hayat mutluluğa giden yolda yürümesi için artık göz kırpmıştır ve bir zamanlar onu karanlığa sürükleyen dans, ona yeni bir aşkı ve kızını geri vermiştir.



İlk sayfalarında sıkıldım biraz.Ancak devamı beni sardı.15 yaşında yapılan bir hatanın geri dönüşü.Bir annenin hissettikleri yaşadıkları.